1mai.jpgModern toplum tarihindeki ulusla sınırlı ulusal bayramlar bir yana,
bütün büyük bayramların kökeninde dinsel bayramlar ve onların kökeninde de
insanlık tarihindeki, avcılık ve toplayıcılıktan göçebeliğe veya tarımcılığa
geçiş gibi, büyük devrimler yer alır.
Gerek ulusal, gerek dinsel bütün bu bayramları kutlayanlar ya da kutlamaya
çağrılı olanlar bir ulusun ya da dinin taraftarlarıyla sınırlıdır. 1 Mayıs,
tarihte, tüm uluslardan, kavimlerden, dinlerden, “ırk”lardan, cinslerden,
yaşlardan insanların kutladığı ilk ve tek “bayram” olma özelliğini koruyor.
(Gerçi, insanlık tarihinin en eski ve köklü bölünmesinde kökleri olan bir
baskı ve sömürüye karşı ama modern tarihte ortaya çıkmış 8 Mart Kadınlar
Günü, uluslar, “ırk”lar ve dinler üstü olma özelliğine sahipse de ve 1
Mayısın aksine, son yıllarda kutlanışı nicel ve nitel olarak yükselme
eğilimi gösteriyorsa da, onu kutlayan öznenin ezilen cinsle sınırlı olması
onu 1 Mayısa göre daha sınırlı kılıyor. Ancak, 8 Martın 1 Mayıstan daha uzun
ömürlü olacağı düşünülebilir. Kadının üzerindeki baskının kökleri çok daha
derinlerdedir ve sınıfsız bir toplumla ortadan kalkmayacaktır. Belki
sınıfsız bir toplum, bu en eski ve köklü bölünme ve baskı biçimine karşı
mücadelenin yükselişi için yepyeni olanaklar da sunup ona büyük bir atılım
gücü de kazandırabilir.)
1 Mayıs’ın bütün dinler, uluslar, kavimler, “ırk”lardan insanlar tarafından
kutlanması onun mesajının tüm insanlık için bir mesaj olmasıyla ilgilidir ve
insanlığın ulusal, dinsel vs. bölünme ve düşmanlıklar olmadan da var
olabileceğinin sadece bir umut değil, bir olanak olduğunun da en esaslı
kanıtını oluşturur. O ulusal, dinsel, “ırk”sal vs. bölünmeler ve
düşmanlıklar olmadan yaşamanın ancak bu bölünmelerle bölünerek; yani bütün
dinlerden, dillerden, uluslardan, “ırk”lardan işçilerin “kendi” uluslarıyla,
dinleriyle, “ırk”larıyla bölünmesiyle mümkün olabileceğini gösterir ve bütün
diğer bölünmelere karşı bir meydan okuma; bir provakasyondur ve onların var
oluşları için en büyük tehdittir. Okumaya devam et