Sokak hayvanları için sokaklardan sürülmesi, soykırıma uğratılması anlamına gelen ve aynı zamanda Kuzey Ormanlarının ranta açılarak yok edilmesi projesinin bir parçası olan Sarıyer’in Kısırkaya köyünde inşa edilen Kısırkaya Toplama Kampına karşı bugün gerçekleşen eyleme yüzlerce hayvan hakları savunucusu ve hayvan özgürlükçüsü katıldı.
Günlerdir toplama kampıyla yapılmak istenen soykırım hakkında gerçekleştirilen bilgilendirme faaliyetinin ardından biriken tepki bugün yapılan eyleme farklı grup ve bireylerden yüzlerce insanın katılımını sağladı. Jandarma ve kampın güvenlik görevlileri çitlerin içinde yerlerini almışlardı.
Basın açıklaması esnasında, eylemin basın açıklamasıyla bitirilemeyeceği, insanların tepki ve öfkelerini direkt olarak ifade etmesi gerektiğini savunan anarşistler ve hayvan kurtuluşçular kapıları ve çitleri yıkmak için zorlamaya başladılar. Jandarma ve özel güvenlikler joplarını çıkarmış olsalar da, anarşistlerle her hangi bir sıcak temas yaşanmadı. Bu sırada, bir grup ise kampın etrafındaki duvarlara stencil ve yazılama yapıyorlardı. Kara ve Kara-yeşil bayraklarla ‘İsyan Yıkım Özgürlük/Anarşi’, ‘İçerde dışarda kafesleri parçala’ vs. sloganları eşliğinde çitleri yerlebir eden anarşistlere başında tepki veren diğer eylemciler, toplama kampına yönelik bu coşkulu öfkenin genelleşmesiyle çitleri yıkma eylemlerini alkışladılar…
Bir süre daha barınak girişinde durulduktan sonra dağılmak için yürüyüşe geçen anarşistler bu sefer biraz ötede bulunan çitleri ve kapıları yıktıktan sonra eylemlerine son vererek dağıldılar…
Bu sırada, Kısırkaya’daki eylemlerle eş güdümlü olarak İzmir ve Ankara’da da eylemler gerçekleştirildi.
Kısırkaya’da eylem örgütleyicilerinin ortak imzalı bildirisi:
BASINA VE KAMUOYUNA
Yaşam savunusunun çok zor virajlardan geçtiği; nadiren tanıklık edilebilecek hayasızlıkların yaşandığı günlerden geçiyoruz. Yaşamın müşterekliğine ve bir arada varolabilmenin güzelliğine dair kabul edilegelmiş tüm yolları türlü türlü hinlikle kesen bir zihniyetin gemi azıya aldığı,, aslında çöküş sürecine girdiği bir zamana tanıklık ediyoruz.
Bugün burada, İstanbul’da kent, doğa ve yaşam hakkına karşı organize bir şekilde işlenen suçların birleştiği, sembolleştiği bir yerde; “Kısırkaya Geçici Sahipsiz Bakımevi ve Bahçeli Yaşam Alanı” olarak adlandırılan, fakat zamanla hayvanlar için acımasız bir toplama ve tecrit merkezine dönüşecek bir tesisin önündeyiz.
İstanbul Büyükşehir Belediyesi’nin; kapasitesiyle, konforuyla ve modernliğiyle övündüğü bu proje;
Açıklıyoruz:
• Fiziki büyüklüğüyle hayvanların yaşam hakkını ihlali doğru orantılı bir beton mezardır. Yuvaları olan sokaklardan toplanıp dört duvar arasında hapsi başlamış olan hayvanlarının yaşam koşullarını konfor makyajıyla sunmak, sokak hayvanlarının yüzyıllardır insanlarla birlikte yaşayarak edindikleri deneyimleri, alışkanlıkları ve sosyalleşmeyi hiçe sayarak kentten koparılmalarını ve ölümle sonuçlanacak bir sürece mahkum edildiklerini gizlemekten başka bir şey değildir.
• Modernliği Avrupa’daki hayvansızlaştırılmış sokaklara çarpık bir öykünme zanneden bir zihniyetin ürünüdür. Hayvan barındırma merkezlerinin koşulları; güncelliği ve teknolojide çağdaşı yakalamış altyapısıyla değil, yöneticisi anlayışların icraatlarıyla ölçülür. İBB’nin Hasdal’daki yavru köpek katliamını ve tüm İstanbul genelindeki yetersiz ve denetimsiz hayvan barınakları yönetimini bu tesisin modernliği iddiasıyla aklama çabası, bilinen evrenin mantık dizgelerine hakarettir.
• Kentsel dönüşümle, insanlarla birlikte yaşam alanlarından koparılarak barınma hakları ortadan kaldırılan hayvanlara adres olarak gösterilen bir toplama kampıdır.Rant, sermaye ve beton seviciliğinin hayvanların varoluş hakkı üzerindeki kötücül bir tasarrufudur. Kısırkaya’daki bu proje, İstanbul’un kuzeyinin imara açılması sürecinin bir parçası, ve hayvanlara besin ve yuva sağlayan İstanbul meralarının ve Kuzey Ormanları’nın talanıdır.
• Bir usulsüzlük anıtı, bir doğa ve kent suçu mahalidir. Toprak kaymalarının gerçekleştiği, canlı barınmasına uygun olmayan, sert rüzgarlı ve yoğun sulak nitelikli bu bölge, imar planlarında 2. derece SİT ve mera alanı olarak görünmekte, üzerine inşa edilmiş bu tesis ise bu planlarda yer almamaktadır.
• Bir çelişkiler yumağı, bir faka basma kanıtıdır. Kadir Topbaş’ın televizyon ekranında verdiği demeç, İBB’nin; tesisin yürütmesinin durdurulması istemiyle açılan davada mahkemeye verdiği savunma ve yine İBB’nin düzenlediğimiz basın toplantısı sonrası yaptığı açıklama; tesisin hayvan barındırma kapasitesi hakkında birbirini yalanlamıştır. Bir kurum ve başkanı, birbiriyle çelişen üç açıklama yapmayı başarabilmiştir. Halbuki Kamu Görevlileri Etik Davranış İlkeleri İle Başvuru Usul Ve Esasları Hakkında Yönetmeliğin 5. maddesi uyarınca kamu görevlileri, kamu hizmetlerinin yerine getirilmesinde dürüstlüğü ve beyana güveni esas alırlar. Bu çelişkinin ifşası sonrasında ise İBB’nin sosyal medya departmanına sonu gelmez mesailer yaptırılmış, açıklamalar panik halinde metro istasyonlarındaki bilgi ekranlarına kadar sokulmuş, belediye tarafından projenin meşrulaştırılmasına yönelik adeta bir seferberlik başlatılmıştır.
• İnsan dışındaki canlı yaşamına uygulanan bir tahakkümdür. Kısırkaya’daki bu proje ile İBB, hayvanların yaşamına müdahale keyfiyetini kurumsallaştırmakta, kırdaki ve kentteki yuvalarından sürmekte, tecrit yoluyla yavaş bir ölüm öngörmekte ve börtü böceğin de yaşam alanlarını betonlaştırmaktadır.
• İstanbul’a reva görülen, kalkınma sevdasının getirdiği ekoloji tahribatının bir diğer adımıdır. Kısırkaya hayvan tecrit merkezi, İstanbul’un; başlangıç adımı 3. köprüyle atılmış, şu günlerde 3. havalimanı projesiyle süren entegre mega projeler ağıyla betonlaştırılması ve ranta açılması sürecinin bir diğer adımıdır. Gereksiz ve dayatmacı mega projelerle şehrin sermayeye, halkın ise İstanbul’un yaşamını besleyen doğal alanların imara açılmasıyla susuzluğa ve hava kirliliğine teslim edilmesi sürecinin bir parçasıdır.
Bu tesis, usulsüzdür, yasadışıdır. Mahkemeler ne karar verirse versin, muktedirler yasaları ranttan yana istediği şekilde değiştirirse değiştirsin, bizlerin, yaşam savunucularının, İstanbullular’ın gözünde bu ve benzeri tesisler, tecridin, imhanın ve rantın sembolüdür. Kent hayvanlarını tecride uğratıp soykırımına sebep olacak, yaban hayvanlarını yerinden yurdundan ederek zorunlu göçe tâbi tutan, yöre halkını yaşanamaz bir çevre ile karşı karşıya getirecek olan ve İstanbul’un tüm dengelerini bozarak bölgeyi ranta açacak olan bu dev tesise hiçbir şekilde onayımız yok!
İstanbul’un ne Kısırkaya toplama kampına ne 3. köprüye ne de 3. havalimanına ihtiyacı vardır. Yaşamın, canlıların tam karşısında duran bu rant projelerine karşı herkesi harekete geçmeye çağırıyor, bu kentte vurdumduymazca yapılan mega projelerin, kentte yaşayan tüm canlıların hayatını etkileyecek her türlü girişimin takipçisi olacağımızı bir kez daha haykırıyoruz.
BAĞIMSIZ HAYVAN ÖZGÜRLÜĞÜ AKTİVİSTLERİ facebook.com/HayvanOzgurlugu
İSTANBUL KENT SAVUNMASI facebook.com/IstanbulKentSavunmasi
KUZEY ORMANLARI SAVUNMASI kuzeyormanlari.org
SARIYER KENT DAYANIŞMASI facebook.com/SariyerDayanismasi
YERYÜZÜNE ÖZGÜRLÜK DERNEĞİ yeryuzuneozgurluk.blogspot.com
#KısırkayaOlümKampı
#KısırkayaToplamaKampı
#KanlıTasarıyıGeriÇek
#İBBpanikte