*Ekmek, Adalet ve Özgürlük için Devrimci Anarşist Faaliyet’le 1 MAYIS’A*
1886’daki genel grevde tutuklanan ve idam cezasıyla yargılanan, Anarşist
işçilerden biri olan Spies; “*Eğer bizi asarak… tahakküm altındaki
milyonların, sefalet içinde çalışan ve kurtuluşu isteyen ve bekleyen
milyonların bu hareketini, işçi hareketini ezebileceğinizi umuyorsanız, eğer
düşünceniz buysa, o zaman asın bizi! Burada bir kıvılcımı ezeceksiniz,
burada veya orada ve her yerde alevler yükseliyor. Bu saklı bir ateş. Bunu
asla söndüremezsiniz”* demişti. Anarşist işçiler idam edildiler; ancak
1886′da alevlenen bu ateş dünyanın bir ucundan diğer bir ucuna sıçradı.
Patronlar bu ateşi söndürmek için saldırdılar. Saldırılar yetmedi, kandırmak
istediler; çay molalarını fazlalaştırdılar, yemek molalarını uzattılar.
Bizden çaldıklarını düğünde, bayramda, bize sadaka ettiler.
Biz kandık. Güvencesiz, geleceksiz on iki saat çalışmayı sürdürdük.
Devlet; sözde hak hukuk var dedi. Sözde sekiz saat dedi. Sözde, sendikalanın
dedi. Alın size Taksim dedi.
Biz kandık. Hakka, hukuka güvendik, mahkemelerde rezil rüsva olduk. Sekiz
saat zannettik, hep on saat çalıştık. Sendikalandık; işten atıldık, çadır
kurduk, dayak yedik. Sonunda Taksim’e çıktık bunu da kazanım sandık.
Kavga, ne 1886′da başladı ne de “sekiz saat” içindi. Bu kavga ezen ve ezilen
arasında her yerde, her zaman vardı ve de var olacak. Dehak’lara isyan eden
Kawa’yla, Marcus’a isyan eden Spartacus’lerle başladı. Bir naçiz insan
mülksüz Ebu Zer, sırtında hırkasıyla hazinelerin Halifesi Osman’la tutuştu
kavgaya, *Adalet için!* “Yârin yanağından gayrı, her yerde ve her zaman
beraber olabilmek için.” diyen Bedrettin, padişah Mehmet’e karşı *eşitlik
için* çıktı kavgaya. Serez Meydanı’ndan Paris sokaklarına, “Bayrağı ölüm
taşıyacak. Al kanlara boyanmış kara bayrağı.” diyen Louise Michel *özgürlük
için* burjuvaziye karşı kara bayrağıyla tutuştu kavgaya. Meksika köylüsü
Zapata toprak ağası Madero’ya karşı verdi kavgasını. Ukrayna’da bir başka
köylü de toprak ağalarına karşı başlayan kavgasını, sonrasında Çar’a, daha
sonrasında da “halk için halka rağmen” diyenlere karşı sürdürdü. İspanya’da
eşek üstünde gezenlerin örgütlediği halk ise diktatör Franco’ya karşı,
yüzbinlerce Durruti doğurdu.
Bu ezeli kavga, dünyanın bir ucundan öbür ucuna halen sürmekte. Atina’da,
Chiapas’ta, Oxaca’da, Amed’de, Gazze’de, Kahire’de, Tunus’ta, İstanbul’da.
Ezenlerin iktidarı biliyoruz ki yıkılacak, yüreğinde yeni bir dünya
taşıyanların kavgası sürdükçe ezilenler gerçekten kazanacak. Kavgayı ödünç
aldık, ödünç vereceğiz.
*Ekmek, Adalet ve Özgürlük için Anarşizmde örgütleneceğiz.
1 Mayıs’ta, Taksim’e !*
*TOPLANMA YERİ VE SAATİ : ŞİŞLİ/CEVAHİR ÖNÜ SAAT: 09.00*