ANKARA – KESK Genel Başkanı Döndü Taka Çınar, kadın genel başkanlığın konfederasyonun yıllardır vermiş olduğu mücadele ve birikimlerin bir sonucu olduğunu söyleyerek, görevini kolektif bir demokratik paylaşım içerisinde yerine getireceğini belirtti. Genel Sekreter Kasım Birtek ise, KESK’in ‘taciz’ tartışmalarını çözdüğünü ve artık önümüzdeki sürece kilitlendiğini söyleyerek, tüm kesimlere Türkiye’nin temel sorunlarına yönelik birlikte direniş çağrısında bulundu.
Bir süredir yaşanan tartışmalar nedeniyle sıkıntılı dönemler geçiren KESK, geçtiğimiz hafta gerçekleştirdiği olağanüstü genel kurulda sorunlarını tartışarak, yeni yönetimini belirledi. KESK’in olağanüstü genel kurulunda kamu emekçilerinin örgütleri açısından bir ilk de yaşandı. Hem KESK, hem de Türkiye’deki kamu emekçilerinin örgütlendikleri konfederasyonların tarihinde ilk kez bir kadın genel başkanlığa seçildi. Bunun yanında MYK’nin yedi asıl üyesinin 3’ü ve 7 yedek üyenin ise 4’ü yine kadınlardan oluştu.
Çocukluk yaşlarda anketörlük, tezgahtarlık, tarım işçiliği, boya-badana işleri gibi işler yaparak çalışma yaşamına atılan, 1988 yılında memur olan ve 1992’de Tüm Maliye-Sen’de şube yöneticisi olarak görev yapan, ardından da dört dönem BES Genel Sekreterliği yapan KESK’in ilk kadın genel başkanı Döndü Taka Çınar, ANF’nin sorularını yanıtladı.
KADIN GENEL BAŞKAN, BİRİKİMİN BİR SONUCU
* İlk kez bir memur konfederasyonuna kadın genel başkan seçildi. Yine MYK’nızın asıl ve yedek üyelerinin de yüzde ellisini kadınlar oluşturuyor. Bu bilinçli bir tercih miydi? KESK, bu sürece nasıl geldi ve siz bu yapıyı nasıl değerlendiriyorsunuz?
– Konfederasyonumuza bağlı üç tane sendikanın genel başkanı kadındır. Bu sonucu, aslında kamu emekçilerinin uzun süredir sürdürdüğü kadınların eşitlik, özgürlük mücadelesi; cins ayrımcılığı uygulamalarına son verilmesine yönelik yaptığı çalışmalar ve son dönemde yaşanan kimi tartışmaların da geldiği nokta olarak değerlendirebiliriz. Konfederasyonumuzun cins ayrımcılığına karşı 20 yıldan bu yana bütünlüklü sürdürmüş olduğu mücadelenin toplamı üzerinden bir sonuç olarak değerlendirmek gerekir. Bu kişisel bir tercih olmaktan öte, genel olarak örgütlü mücadelenin ortaya çıkardığı birikim ve sorumluluğun bir sonucudur. Aslında Türkiye’deki hem kadın emekçilerin sürdürmüş olduğu mücadelenin, hem de genel anlamda emekçi sınıfların sürdürdüğü sınıf mücadelesinin birikimi ve toplamı üzerinden bu görev ve sorumlulukta bulunuyoruz. Diğer kadın arkadaşlarımın tercihlerine gelince, onların da aslında aynı durumda olduklarını, benzer bir yaşam ve mücadele süreçleri olduğunu biliyorum. Dolayısıyla her üçümüz ve yedek listede yer alan dört kadın arkadaşımız kamu emekçileri içinde ve genel olarak Türkiye’deki sınıf hareketi içerisinde kadın emekçilerinin biriktirdiklerinin toplamı olarak yansımasıdır.
* Peki bir konfederasyonun genel başkanı olmanın size yansıması nedir?
– Son derce onur verici bir durum. Kişisel olarak yaşadığım duyguyu böyle ifade edebilirim öncelikle. Ama bir o kadar da büyük ve ağır bir sorumluluk. Çünkü KESK, Türkiye emek mücadelesi ile demokrasi ve barış mücadelesi açısından da çok önemli bir yeri olan konfederasyon. Bu görevin, sorumluluğun şahsıma verilmiş olması da ayrı bir coşku yaratmakla birlikte, heyecana, telaşa kapılmadan sağlıklı, sağlam kolektif bir demokratik paylaşım içerisinde bir yönetim anlayışıyla arkadaşlarımızla eş güdüm içerisinde çalışma anlayışıyla böyle bir sorumluluğu görevi yerine getireceğiz.
Çok açıkça şunu ifade etmek istiyorum; Türkiye’de alışılagelmiş bürokratik kasttan, ağır bürokratik yapılanmaya sahip olan sendikal tarzdan ve yaşamdan kendimizi arındırarak, açık şeffaf bir yönetme ilişkisi içerisinde olacağız. Bu bakımdan da sendikal harekette sürmekte olan yenilenme, yeniden sendikaların gerçek rolüne dönüştürülmesi, sendikal yapılardaki değişim dönüşüm tartışmalarına da pratik olarak örnek olmaya çalışacağız. Böyle bir iddiamız da var.
KAMU-SEN ÜYESİNİN SEVİNCİ
* Kimlerden ne tür tebrik mesajları aldınız?
– Çok değişik tebrik mesajları alıyorum. Mesela bir Türkiye Kamu-Sen üyesi direkt cep telefonumdan beni aradı, Balıkesir’den. Memnun olduğunu, sendikasını değiştireceğini ve KESK’e üye olacağını söyledi. İşyerinden kadın temsilciler arıyorlar. Sürekli iş halinde toplantılar, örgütlenme çalışmaları içerisinde olduğumuz için daha çok işyerlerinden arıyorlar. Belki en geç öğrenenler kardeşlerim oldu. Hükümetin ilgili kanadından henüz bir değerlendirme de arayan da olmadı. Basından çok gazeteci arıyor mülakat yapmak için. Bizzat arayan siyasi parti genel başkanı EMEK Partisi Genel Başkanı oldu. Yine çeşitli sivil toplum örgütleri ziyaretlerde bulunuyorlar. Bazı siyasi partilerimiz, sendikalar ve sivil toplum örgütleri de yazılı olarak mesajlarını iletiyorlar.
* KESK’in kadın mücadelesine verdiği önemi biliyoruz. Ancak kadın genel başkan olunca bu daha bir yoğunluk kazanacak mı?
– Bu kendi doğallığında olacaktır. Biz zaten kadın çalışmalarımızı kurumsal düzeyde sürdürüyoruz. Ben şahsen kadın çalışmasına zaman ayıran, onunla uğraşan, kadın sorunlarına kafa yoran bir kişiyim. Dolayısıyla bu çalışmaya daha bir özel önem vereceğiz. Kendi doğallığında gelişecek. Çünkü kadınlar açısından bu durum, bu pozisyon, bu görüntü teşvik edici bir görüntü. Kendisi için örnek ve cesaret veren bir durum.
ÇALIŞAN KADININ EN ÖNEMLİ SORUNU
* Size göre çalışma yaşamında kadınların en ağır sorunu nedir?
– Çocuk bakımı sorunudur. Çocuğunu sağlıklı yetiştirememesi, emzirememesi sorunudur. Bir başka konu tabi ki genel anlamda değişen istihdam koşullarında çalışma yaşamının devam edip etmeyeceği sorunudur, yani iş güvencesidir.
1993’ten itibaren sendikal yapılar içerisinde yer alan, üç dönem Eğitim Sen Hatay Şubesi Başkanlığı yapan ve Eğitim Sen Diyarbakır Şubesi üyesi olan KESK’in yeni Genel Sekreteri Kasım Birtek ile de KESK’in içinden geçtiği zorlu dönemi ve önümüzdeki döneme ilişkin yol haritasını konuştuk.
TACİZ KONUSU ÇÖZÜLMÜŞTÜR
* KESK olağanüstü kongreye tartışmalı bir süreçten geçerek gitti. Bu süreç genel kurula nasıl yansıdı, KESK genel kuruldan nasıl çıktı?
– KASIM BİRTEK: KESK güçlü, kendi içerisinde mekanizmalarını her zaman çalıştırmış olan bir örgüttür. Dolayısıyla kongresini de bu şekilde gerçekleştirdi. İlgili kurulları da bu konuyla ilgili gerekli çalışmalarını sürdürdüler. Bizim açımızdan KESK genel kurulunda bu sorun (taciz iddiaları) bitti. KESK önünde şimdi belli bir süreç var. KESK önümüzdeki sürece bakıyor artık. Artık bu tür sorunlarla uğraşma gibi bir niyeti de yok. Zaten sorun çözülmüştür. Dolayısıyla KESK önümüzdeki dönem demokratikleşme, emekçilerin hakları açısından ivedilikle ortaya çıkan sorunlarla uğraşmaya çalışacak. KESK’in bu sorunların üstesinden gelebileceğini belirtebilirim.
EMEĞİN HAKKI DİĞER HAKLARLA BİRLEŞMELİ
* Bu süreçteki tartışmalar nedeniyle KESK gündemdeki konularla yeterince ilgilenemedi. aktifliğini devam ettiremedi. Önümüzdeki dönem KESK bu aktifliğini tekrar nasıl kazanacak, neler yapmayı düşünüyorsunuz?
– Doğal olarak KESK belli bir süreç yaşadı. MYK olarak bir dizi toplantı gerçekleştirdik. Bazı kararlara ulaştık. Bu toplantılar doğrultusunda ayın 25’inde torba yasaya karşı bütün illerde merkezi işyerlerinden AKP il binalarına doğru yürüyüşlerimiz olacak. Bugün yapacağımız Danışma Meclisi’nde yeni bir program çıkaracağız. Bu sorunlar sadece bizi ilgilendiren sorunlar değil. Toplumun tüm kesimlerini ilgilendiriyor. Bu nedenle toplumun diğer kesimleriyle de bir dizi görüme yapma kararı aldık. Bu doğrultuda ayın 21’inde DİSK Genel Merkezi’ni ziyaret ederek görüşme yapacağız. Onu takiben Türk-İş, TTB ve diğer kurumlarla görüşmelerimiz devam edecek. Bu görüşmeler siyasi partilere kadar uzanacak. Böyle birleşik bütüncül bir eylem programı çıkarmaya çalışırken, diğer taraftan da öznelimize ilişkin eylemlerimizi de örgütlüyoruz. Tabi Türkiye’de sadece bu torba yasa gibi saldırı yasaları ile uğraşmak doğru değil. Emeğin hakkı diğer haklarla birleştiği oranda ancak hak olabilir.
‘SADECE MİDENİZLE İLGİLİ KONUŞAMAZSINIZ’
* Tamda bu noktada bir sorum olacak. KESK sürekli Kürt sorunuyla ilgilendiği ve emek mücadelesini ikinci planda tuttuğu gerekçesiyle eleştirildi. Öncelikle siz bu eleştirileri nasıl değerlendiriyorsunuz?
– Birleşik mücadele derken, bu mücadelenin sadece tek kolu üzerinden yürümeyecek. Örneğin sadece torba yasa üzerinden yürümeyecek. Diğer konuları da, kolları birleştirerek hareket etmeyi düşünüyoruz. Kürt sorunu denilince eleştirilere maruz kaldığımızı söylüyorsunuz, KESK hak neyse onu yerine getirme çabası içindedir. Ülkemizde çok haksız bir şekilde binlerce insan öldürülüyorsa siz sadece kalkıp midenizle ilgili konuşamazsınız. Eğer ensenizde silahın soğuk namlusunu hissediyorsanız bu konuyla ilgili de aktif bir biçimde çalışmanız gerekiyor. KESK de bunu yapıyordu, bundan sonra daha da ivmeyi yükseltecek. Herkes bunu böyle bilsin. Kürt sorunu, Alevi sorunu, inanç konularında KESK duyarlıdır. Bu duyarlılığını da sürdürecek.
KÜRT SORUNUNA SESSİZ KALAMAYIZ
* KESK önümüzdeki dönemde Kürt sorununu nasıl gündemine alacak, demokrasi ve emek mücadelesini nasıl birleştirecek, yürütecek?
– Yaşanan son süreçle bağlantılı olarak KESK bu alanda duyarlılığını daha çok yükseltmek zorundadır. Bu noktada biraz AKP’yi değerlendirmek gerekiyor; Şimdiye kadarki inkarcı politikaların devamı şeklinde bir politika sürdürüyor. ‘Daha önce yoktunuz şimdi varsınız ama dilinizle konuşamazsınız’ diyor. Buna KCK davasını örnek gösterebilirim. AKP hükümeti TRT Şeş’i açmakla sanırım şu mesajı vermek istedi ‘tamam sizin diliniz var ama biz konuşuruz, siz konuşamazsınız.’ Mahkemede de ‘konuşamazsınızı’ ispatladı. Dolayısıyla böyle bir durumda bu coğrafyanın kadim halklarından olan bir halkın inkarı söz konusu olduğu noktada KESK’in sessiz kalması mümkün değil. Ben KCK davasını da izledim hakikaten bir komedi. Hakimin, mahkemenin tavrı protesto edilecek bir tavırdır. Kürtçe konuşulmaya başlandığında mikrofonu kapatıyor. Bu Kürtlere hakarettir, onuruyla oynamaktır. Dolayısıyla KESK bir emek örgütü olarak özellikle de ezilmişlerin hakkını savunma noktasında sessiz kalamaz.
DEMOKRASİ VE ANAYASA MİTİNGİ
* Kendisini daha yakıcı bir şekilde hissettiren Kürt sorunu konusunda da bir program oluşturacak mısınız?
– Arkadaşlarımızla toplantılarımızda değerlendiriyoruz, bir takım kararlar da alma noktasında çalışmalarımız var. KESK’in bu konuda hiçbir şekilde geri durma gibi bir niyeti yok. Bu konularda programlar da çıkarılacak. Örneğin Türkiye’nin gündeminde yeni bir anayasa var bu konu çok yakıcı bir biçimde emekçileri de emekçilerden daha çok da Kürtleri ilgilendiren bir konu. Bu noktada şimdiye kadar ki tavrımızı sürdüreceğiz. Hatta üst boyutta bir aktiflik içerisinde olacağız. Emek mücadelesiyle demokrasi mücadelesini, Kürt sorununu birbirinden kopardığınız sürece başarılı olma şansınız yoktur. Özellikle bu dönem bizim için önemli. Özünde tüm demokrasi güçlerinin katılabileceği eylem ve etkinlikleri hedefliyoruz. Bu sadece torba yasayla ilgili de değil, ileride bir demokrasi ve anayasa mitingi düşünülebilir mi bunu çeşitli çevrelerle değerlendirip aramızda konuşacağız. Direniş hattı tüm toplumsal kesimlerin katıldığı bir hatla mümkündür. KESK aktif, direngen bir örgüttür, herkesi de bu çerçevede birlikte direnmeye çağırıyorum.
KESK DERLİ TOPLUDUR
* Altı ay sonra olağan genel kurulunuz var. ‘KESK bu olağan genel kurula kadar toparlanma süreci yaşayacak’ yorumları yapılıyor. Bu anlamda nasıl bir süreç sizi bekliyor, yani KESK’i gerçekten toparlamak, dinamiğini yeniden kazandırmak için neler yapacaksınız?
– KESK aslında çok dar bir zaman da olsa bir durgunluk içine girdi, çeşitli sorunlardan dolayı. Ama göreve başladığımız andan itibaren toparlanma işlemlerimiz gelişti. Şuanda KESK tüm örgütleriyle birlikte yine eski yapısındadır. Bu doğrultuda çalışmalarını sürdürecektir. KESK’te herhangi bir toparlanma ya da yeniden toparlanma diye bir süreç yok. KESK, zaten derli topludur.
ANF NEWS AGENCY