Uludere Alt Komisyonunun Roboski Katliamini Ortbas Etme Cabasi Beyhudedir
Selam ile…
Özgür-Der Diyarbakır Şubesi, *Uludere Alt Komisyonu*’nun yayımladığı rapora
ilişkin bir açıklama yaptı. Şube Başkanı Serdar Bülent Yılmaz imzalı
açıklamada, *”devletin ve başındaki iradenin aklandığı her yerinden belli
olan rapor”* ifadeleri kullanıldı. Raporun, katliamın failleri olan askeri
kaynaklardan edinilen bilgilere dayandırıldığı ifade edilirken, *”vicdandan,
insan onuru ve haklarından, adaletten ve “özür”den yoksun bu raporu
tanımıyor, silahların kalıcı olarak susmasının gündemde olduğu bu günlerde,
hakkaniyete uygun bir “helalleşme” adımına Roboski’den başlanması gerektiğini
bir kez daha hatırlatıyoruz.”* denildi.
*”Uludere Alt Komisyonu”nun Roboski Katliamını Örtbas Etme Çabası
Beyhudedir!*
23.03.2013
Şırnak ili Uludere (Qileban) ilçesi Gülyazı (Bujeh) ve Ortasu (Roboski)
köylerinden Güney Kürdistan’a geçmiş ve dönmekte olan sivillerin sınırın
sıfır noktasında 28.12.2011 tarihinde Türk Silahlı Kuvvetleri’ne ait savaş
uçaklarının bombardımanı sonucu 34 kişinin katledilmesinin üzerinden 1.5
yıl gibi uzun bir süre geçti.
TBMM İnsan Haklarını İnceleme Komisyonu bünyesindeki Uludere Alt Komisyonu,
yaklaşık 1.5 yıldır sürdürdüğü çalışmalarını tamamlayarak raporunu
hazırladı. Barış ikliminin egemen olduğu bir süreçte barışa önemli bir
katkı sunması umulan rapor, tartışma yaratacak tespitlerle dolu…
Newroz’un ardındaki iyimserliğin hemen ardından açıklanması da dikkat
çekici bulunan 84 sayfalık raporda,* “Olayın kasten yapıldığına yönelik
olarak herhangi bir delil elde edilemediği görüş ve kanaatine varılmıştır”
*denilerek olayın üstü örtülmeye çalışılmış, bununla da
yetinilmeyerek, *”Askeri
yetkililer; topçu atışına rağmen grubun dağılmaması, yürüyüşüne devam
etmesi, ilk bombalamadan sonra arkadaki grubun dağılmamış olması, gruptaki
insan sayısı ile katır sayısının yakın olması gibi verilerin grubun
terörist grup olduğu yönündeki kanaatlerini pekiştirdiğini beyan
etti.”*gibi skandal ifadeleri ile de katledilenler adeta suçlu ilan
edilmişlerdir.
İlk bakışta Hükümetin savunma metni izlenimi veren raporda, zamanında ve
başbakan düzeyinde olay bölgesi ziyaret edilmemesine ve bu durum eleştiri
konusu olmasına rağmen devlet erkânının ziyareti lütuf olarak zikredilmiş
ve açıklanan tazminata atıfta bulunularak sorumluluğu yerine getirdiği
savunmasına geçilmiştir.
Dahası katledilenler sivil olmasına; çoğunun çocuk olduğunun bilinmesine
rağmen, *”Kaçakçı grubun içinde teröristlerin olduğu bilgisi var”* şeklinde
pervasızca bir ithamda bulunulmuş ve hazindir ki bu iftira 2. Ordu
Komutanlığı’nın raporuna dayandırılarak yapılmıştır. TBMM İnsan Haklarını
İnceleme Komisyonu ismiyle olaya bizzat taraf olan TSK’nın bünyesindeki bir
raporu esas alması ve ona işaret etmesi raporun yanlılığını göstermeye
yeter de artar bir nedendir.
Devletin ve başındaki iradenin aklandığı her yerinden belli olan raporda,
sorumluluğun bir boyutu da TBMM’ye atılmış ve sözkonusu operasyon
yetkisinin TSK tarafından TBMM’nin, 2011 tarihli *’Irak’ın kuzeyinden
ülkemize yönelik terör tehdidinin ve saldırıların bertaraf edilmesi
amacıyla Hükümete Türk Silahlı Kuvvetlerinin sınır ötesi harekat ve
müdahalede bulunması için verilen izin’ *kararına dayanılarak
gerçekleştirildiği kaydedilmiştir. Burada bir itirafta da bulunmuş olan
komisyon, Roboski katliamında kasıtın Meclis’in verdiği havadan insan vurma
yetkisinin kendisi olduğunu da bir nevi itiraf etmiş olmaktadır. Bu durumda
sözkonusu tezkereye evet diyenlerin olayın vebalına ortak olduklarını da
komisyon raporundan öğrenmiş bulunmaktayız.
Özet olarak rapor, kamuoyuna ve özellikle Roboski’de yakınlarını kaybeden
acılı ailelere verilen sözlere karşın hiçbir değerlendirme yapılmamak
suretiyle ciddiyetini ve rapor olma özelliğini taşımamaktadır. Katliamı
aydınlatması, sorumlu mevkileri ve kişileri işaret etmesi, acılı ailelerin
1.5 yıldır beklediği adaleti vaat etmesi gereken sözde rapor, olayı *”yaşam
hakkının ihlali” *tespitini bile yapamayacak kadar aciz ve yanlı
hazırlanmıştır.
Silahların gömülmesi konusunda iyi şeylerin olduğu; Abdullah Öcalan’ın
*”silahlar
sussun, PKK sınırdışına çıksın” *çağrısını yaptığı ve Başbakan
Erdoğan’ın *”sınırdışına
çekilirlerse operasyonlar da biter”* dediği bir barış ikliminde Uludere Alt
Komisyonun hazırladığı sözde rapor, sevinci gölgelemiş, “helalleşme”
beklentilerini boşa çıkarmıştır. Roboski katliamı silahların susması ve
özeleştiri yapması anlamında önemli bir mihenk taşıdır ve örtüldüğüne dair
her girişim maalesef süreci sabote eden bir kilometre taşına
dönüşebilmektedir.
Erdoğan’ın *”Uludere karanlık dehlizlerde kalmayacak” *sözüne karşılık
başından beri hükümetin Roboski’ye yaklaşımı mesafeli olmuştur. Her
seferinde olay aydınlatılmak yerine, savunma psikolojisiyle hareket
edilmiş, olayda ihmali ve hatta kastı bulunmasına rağmen failler gizlenme
ve hatta aklanma yoluna gidilmiştir. Öyle ki yer yer en üst düzeyde
katledilenler suçlanmış ve yakınları hakkında bir takım soruşturmalar bile
açılmıştır. Hükümetin bu mesafeli duruşu sözde rapora da yansımış, olay
üstü örtülmeye ve kapatılmaya çalışılmıştır.
Özgür-Der Diyarbakır Şubesi olarak, vicdandan, insan onuru ve haklarından,
adaletten ve “özür”den yoksun bu raporu tanımıyor, silahların kalıcı olarak
susmasının gündemde olduğu bu günlerde, hakkaniyete uygun bir “helalleşme”
adımına Roboski’den başlanması gerektiğini bir kez daha hatırlatıyoruz.
Roboski’de akan kana daha fazla bulaşmadan failleri açıklayın diyoruz.
Raporu hazırlayan komisyon üyeleri hazırladıkları bu rapordan
utanmalıdırlar. Zira sözde rapor utanç vericidir. Roboski’yi unutmadık,
unutturmayacağız! “Uludere Alt Komisyonu”nun Roboski katliamını örtbas etme
çabası beyhudedir!
*Serdar Bülent Yılmaz*
*Özgür-Der Diyarbakır Şube Başkanı*
Bir Cevap Yazın